Sosyal Medya Trendleri Gardırobumuzu Nasıl Etkiliyor?
- Kırmızı Atlas
- 4 Eki
- 2 dakikada okunur
Sosyal medya artık sadece iletişim ya da eğlence aracı değil; hayatımızın tam merkezinde. Alışveriş tercihlerimizden yemek seçimlerimize, tatil planlarımızdan ilişki tavsiyelerine kadar her şeyi oradan alıyoruz. Ancak belki de en çok etkilediği alanlardan biri giyim tarzımız. Kendimizi ertesi gün Instagram’da gördüğümüz bir kombini, mağazada ararken bulmak artık şaşırtıcı değil bu noktada. Peki bu durum gerçekten kendi tarzımızı mı ortaya koyuyor, yoksa farkında olmadan başkalarının gardıroplarını mı kopyalıyoruz?

Influencerlar ve Moda: İlham mı, Tüketim mi?
Sosyal medyada bir influencer’ın paylaştığı sade bir jean–bluz kombini bile dakikalar içinde on binlerce kişiye ulaşıyor. Bu da “Onda gördüm, ben de almalıyım” psikolojisini tetikliyor. Influencer’lar sadece trendi tanıtmakla kalmıyor, çoğu zaman trendin kendisi haline de gelebiliyor. Ama burada eleştirel bir noktaya da değinmek gerekiyor: Günümüzde influencerların büyük bir kısmı sadece tüketimi körüklüyor. Yaratıcı içerikler üretmek yerine -var olan kıyafetleri daha güzel nasıl kombinleyebiliriz gibi- birbirinin aynı kıyafetleri giyip link paylaşmaya odaklanıyorlar. Böyle olunca da moda ilham kaynağı olmaktan çıkıp, sadece “satın al” mesajına dönüşüyor.
Sosyal medya, modayı yalnızca takip etmemizi değil, aynı zamanda sürekli tüketmemizi de teşvik ediyor. Çoğu zaman dolaplarımızda giymediğimiz, hatta etiketini bile çıkarmadığımız kıyafetler varken, yeni bir parçayı “kaçırmamak” için alışverişe yöneliyoruz. Böylece giyinmek, temel bir ihtiyaçtan çok sosyal medyada onay alma ya da trendleri yakalama arzusuna dönüşüyor. Bu durum, bazen bütçemizi, bazen de hayatımızdaki daha önemli öncelikleri geri plana itiyor. Asıl ihtiyaçlarımızı fark etmeden ertelerken, kıyafet almak gündelik hayatımızın ilk sırasına yerleşiyor.

Sosyal Medya ve Hızlı Moda Döngüsü
Eskiden bir trendin dünyaya yayılması aylar sürerken, artık sosyal medya sayesinde bu süreç birkaç güne indi. Zara, H&M ya da Mango gibi markalar sosyal medyada viral olan parçaları hemen koleksiyonlarına uyarlıyor. Bu hızlı döngü, gardıroplarımızın da sürekli yenilenmesine yol açıyor. Ancak bu durum bir yandan da bizi “sürekli tüketim” baskısına sokuyor.
Bir diğer sorun ise şurada başlıyor: Herkesin üzerinde gördüğümüz bir parçayı mutlaka alma isteği. Çevremizde, sosyal medyada ya da influencerlarda aynı ceketi, aynı çantayı, aynı ayakkabıyı gördükçe, biz de sahip olma ihtiyacı hissediyoruz. Eğer alamazsak ya da giyemezsek kendimizi eksik, geri kalmış gibi hissetmek mümkün olabiliyor. Moda artık sadece zevk değil, aynı zamanda bir aidiyet baskısına da dönüşüyor.
Tarz mı, Taklit mi? Sosyal Medyanın Gardıroplarımıza Etkisi
Sosyal medya bize ilham veriyor, evet. Ancak öte yandan özgünlüğümüzü törpüleyebiliyor. Çünkü her yerde aynı kombinleri görmek ve yapmak kolaylaşıyor. Hepimiz farklı görünmek isterken, sonunda aynı blazer, aynı etek, aynı çizme üçlüsünde buluşabiliyoruz. Bir diğer yönden bakacak olursak; “Friends” dizisi bu konuda benim için çok ilham verici. Rachel’ın tarzı o dönemlerde bile bugünü yansıtıyor; zamansız, şehirli ve modern. Phoebe’nin tarzı ise çok daha marjinal ve özgün. Ben hâlâ Friends izlerken kombinlere hayranlıkla bakıyorum. Çünkü bazı parçalar gerçekten modası geçmeyen evrensel bir güce sahip. Mesela trençkot… On yıllardır gardıroplarda var ve hâlâ zamansız bir şıklık sunuyor.

Sosyal medyanın modaya etkisi yadsınamaz. İlham verici, eğlenceli ve güncel kalmamızı sağlıyor. Fakat özgünlüğümüzü kaybetmemek için bilinçli seçimler yapmak şart. Çünkü sonuçta moda dediğimiz şey, biraz da kişisel hikâyemizi yansıtmalı.
Sizce durum nasıl, sosyal medya gerçekten tarzımızı mı ortaya çıkarıyor, yoksa hepimiz aynı gardırobu mu paylaşıyoruz?




Yorumlar