Kadınlar Neden Çiçek Sever?

Çiçekleri kim sevmez ki? Hepimiz severiz, ama kadınların çiçeklere olan sevgisi her zaman bir tık daha fazladır, değil mi? Peki, neden kadınlar çiçekleri bu kadar çok sever? Çiçek sevmeyen bir kadın var mıdır, gerçekten? Ben bir kadın olarak, çiçek aldığı için mutlu olmayan hiçbir kadını tanımıyorum ve varlığına inanmıyorum.

Yirmili yaşlarımın başında, kadınların çiçeklere gereksiz anlam yüklediğini, özellikle bir erkekten çiçek almanın çok da özel olmadığını düşünürdüm. Ama yaşam beni çok farklı bir yere sürükledi, yıllar geçtikçe yanıldığımı fark ettim. Çiçeklerde çok daha derin anlamlar bulmaya başladım. Önce çiçeklerin tek başına ne kadar büyüleyici varlıklar olduğunu fark ettim: rengarenkler, güzel kokuyorlar ve bulundukları her ortamı aydınlatıyorlar. Sonra bana hissettirdikleri duyguyu sevdim; geçici de olsa böyle bir güzelliğe sahip olmanın verdiği mutluluğu tattım. Ve en önemlisi, değer verdiğim birinden çiçek aldığımda hissettiğim muazzam sevinci deneyimledim.

Şimdi, herkesin en çok merak ettiği konuya gelelim: Kadınlar neden erkeklerden çiçek alınca bu kadar mutlu olur? Bununla ilgili okuduğum en güzel cümlelerden biri şuydu:“Çiçekler rengini kaybedebilir ama beni mutlu etmeyi düşünmüş olman sonsuza kadar benimle yaşayacak.”

Aslında bu, düşünülmüş olmanın verdiği mutlulukla ilgili. Her iki tarafın da çiçeğin geçici olduğunu bilmesi, bu hediyeyi daha da kıymetli kılıyor. Normal bir hediyeyi saklar ya da kullanırsınız; ama çiçek solar. Birine çiçek vermek, “Bu geçici güzelliğe sen sahip ol, gününü güzelleştirsin” demektir. Ve biz kadınlar, sadece sevgililer günü veya doğum günü gibi özel günlerde değil; sıradan bir günde de çiçek almayı çok severiz. Hiç beklemediğimiz bir anda gelen bir çiçek, tarifsiz bir mutluluk yaratır. Üstelik bu çiçek pahalı bir buket olmak zorunda değil; bahçeden kopardığı küçük bir çiçek bile kalbimizi ısıtabilir.

Peki, kadınlar çiçekleri sadece başkalarından mı beklemeli? Kesinlikle hayır! Eğer çiçekler sizi mutlu ediyorsa, önce siz kendinize çiçek alın. Bir çiçekçinin önünden geçerken gözüne çarpan, sizi büyüleyen bir çiçekten küçük bir buket yaptırın ve işinize veya evinize giderken onu kucağınızda taşıyın. Biliyorum, ilk başta kulağa tuhaf gelebilir; ama bir kez yaptığınızda, artık kimseden çiçek beklemeyeceksiniz. Ve gelen her çiçek, size çok daha büyük bir mutluluk verecektir.

Peki ya erkekler… Çiçek sever mi dersiniz? Neden sevmesinler ki! Çoğu zaman onlara duygusuzlarmış gibi yaklaşıyoruz ama çiçek, herkesin kalbine dokunabilir. Sevdiğiniz bir erkeğe çiçek verin; önce şaşıracak, sonra gözlerindeki merak ve mutluluğu göreceksiniz. Küçük bir çiçek, kelimelerle anlatılamayan duyguları taşır ve basit bir güzellikle bile mutlu olabileceklerini hatırlatır.

Unutmayın ki hepimiz birer çiçeğe benziyoruz ve belki de bu yüzden çiçekleri çok seviyoruz. Emily Brontë Uğultulu Tepeler adlı kitabında şöyle anlatıyordu bunu bize; “Catherine, rüzgârla savrulan yabani çiçeklere benziyordu; özgür, dik başlı ve yakalandığında solacak kadar hassas.” Peki siz en çok hangi çiçeği seviyor ve kendinizi hangi çiçeğe benzetiyorsunuz?